31 Ocak 2009 Cumartesi

İnsan neydi?ne olmalıydı ?ya da neden vardı ilk kez şaiirler ve yazılardan başka kendim konuşmak istedim .Beni anlatan yada hissettim günlük şeyleri burada yazılar ve şiirlerle yazılar ve şiirlerle yazdım .Bugün ben konuşcam sanırım insanın meali burda bole yazıyor peki akıl için ne deniyor bakalım hemen ;

Akıl [değiştir]
Ana madde: Akıl
İnsan aklının temeli bilinçtir. Bu bilinç insanın kendisi ve çevresi ile ilişkisini düzenlemesini sağlar.İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik olarak bilinci kabul edebiliriz. İnsan ayrıca özgür iradeye ve zaman bilincine de sahiptir.

Bunlar iyi güzelde bunu kullanan kaç kişi var :) Bilinç var olması gereken temel unsurmuş bu salakların içinde bilinçsiz olmayı seçiyorum .Ne kadar doğru varsa bilindik kabul edilmiş hepsi sizin olsun ben doğrusuzda yaşarım ya .

İnsan, dik duruşa, görece gelişmiş bir beyine, soyut düşünme yeteneğine, konuşma (dil kullanma) kabiliyetine, alet kullanma ve üretme becerisine sahip primat türü. Biominal ismi `Homo sapiens`tir. Homo sapiens Latince "akıllı adam" veya "bilen adam" anlamına gelir. İnsan, hominoidea (insansılar) üst ailesinin hominidae (büyük insansılar) ailesine dahildir.
- İNSANIN SOY AĞACI -
a)├─ Bitkiler ├─ Mantarlar ├─ Protistler ├─ Bakteriler └─ Hayvanlar
b)├─ Omurgasızlar └─ Omurgalılar
c)├─ Kuşlar ├─ Sürüngenler ├─ Balıklar ├─ Amfibiler └─ Memeliler
d)├─ Etçiller ├─ Deniz memelileri ├─ Kemirgenler ├─ Yarasalar ├─ Böcekçiller ├─ Keseliler └─ Primatlar
e)├─ Önmaymunlar ├─ Maymunlar └─ İnsansılar
f)├─ Gibon ├─ Şempanze ├─ Goril ├─ Orangutan └─ İnsan

16 Ocak 2009 Cuma


-asal sayıdır yalnız insan bir'den ve kendisinden başka kimselere bölünmez!'
Küçük İskender
İstediğiniz matematiksel işlemi uygulayınız hayatınıza, yukarıdaki önermeyi çürütemezsiniz!Benim ekleyeceğim ise her insanın yalnız olduğudur. Aile, eş dost, aşk meşk... Bu aksesuarlar yalnızlığınızı yokedemez.
Tensel tinsel kaçamaklar, Tanrı'ya sığınmalar, ana rahmine dönme çabaları nafile...
Tuttuğunuz takım, müridi olduğunuz şeyh, peşinden koştuğunuz pek doğal liderler, veya sizin peşinizden koşulması... Ne olduğunuz, kim olduğunuz hiç önemli değil! Kainatta kısa bir süreliğine yer işgal eden çok hücreli canlılardan başka bir şey değiliz!
Acılarımız, sevinçlerimiz, tutkularımız, yaşadıklarımız, yaşamayı hayalettiklerimiz... Hepsi gittiğiniz yolun kenarında manzarayı teşgil eden birer ağaç... Bakan kişiye göre bu ağaç güzel olabilir veya kütük parçası olabilir... Bu da önemsiz...
Birilerinin üstünde veya altında değilsiniz. Salak da olsanız deha da farketmez... Bir organınızdaki yetersizlik sizi toprağın altına gömerken zekanıza bakmaz. Dedim ya çok hücreli canlı örneğiyiz. Hepsi bu.
Camus'ye 'Sonu olan her şey saçmadır!' dedirten ve bu saçmalıklar listesinin en başına hayatı yerleştirten nedir?
Salak saçma anlam arayışları, aidiyetler, gitmeler gelmeler, şair olmalar, aşık olmalar... Hepsi nafile tutunma çabalarından başka ne ki?Geldik gidiyoruz, gerisi bahane, hikaye vs vs...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Çok Yanlış Mı Yapıyoruz?

Hayat akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen, ama hemen şimdi yapın... Çiçek mi sulayacaksınız, sulayın... Kitap mı okuyacaksınız, okuyun.. Sinemada çok eğendiğiniz bir film mi var, hemen gidin seyredin.. Sevgilinizi öpmek mi istiyorsunuz, hemen öpün.... Bir yakınınızı aramak mı istiyorsunuz? Sarılın telefona ve hemen arayın... Yiyin, için, şarkı söyleyin, dans edin... Ama ne yapacaksınız, hemen yapın... Çünkü siz bugünü yaşıyorsunuz... Ve yarını yaşayacağınıza ilişkin bir sözleşmeniz yok. Geçtiğimiz gün bir mezarlık ziyaretine gitmiştim... Orda, aramızdan zamanlı ve zamansız ayrılan 7'den 70'e çok sayıda insan sessizce yatıyordu... Orada yatanlar sadece bedenler değildi... Ertelenmiş umutlardı... Söylenmemiş sözlerdi.. Yarım bırakılmış işlerdi...Evet,evet... Kimbilir onlar hayata veda ettikleri sırada neleri yarım bırakmışlardı? Kimisi, "Tamam, onu kırdım, ama nasılsa yarın gönlünü alırım" diyordu.. Kimisi de "tatile yarın çıkarım, hele şu işi halledeyim" diye düşünüyordu. Ve onlar hiçbiri, düşüncelerini yapamadı... Belki bir küçük çocuk babasından gelecek bisikleti bekliyordu... Adamsa "Bu akşam yorgunum, yarın alır giderim" diye düşünmüştü...Ve çocuk o biseklete binemedi... İtiraf etmeliyiz ki bizler; belki iyi, belki kötü ama çok yanlış yaşıyoruz... Hepimizin hayatı, yarınlara bırakılmış işlere, ertelenmiş umutlarla dolu... Çalışıyoruz çalışıyoruz... Hayatın tüm güzellüklerini ellerimizle itiyoruz... Ve de, sanki tüm yarınlar bizimmiş gibi, hayaller kurup duruyoruz... Sevinçleri, mutlulukları, hep sonraya bırakıyoruz... Bizler var ya bizler... İnanın çok yanlış yaşıyoruz

1 Ocak 2009 Perşembe

EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,arkalarında doldurulmasımümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğerYüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki dekalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! CAN YÜCEL